Toplum bireylerinin refah seviyelerini yükseltmek amacı ile gösterilen topyekun gayret ve çalışmalar, bilim ve teknolojinin doğuşunu ilerlemesini tetiklemiştir. Nitekim 21. yüz yıla girdiğimizde bilgi çağının bilim insanlarına yüklediği misyon daha uzak hedeflere daha kısa sürede varmak oldu. Teknoloji çok uzun ve zorlu bir ortak süreçte doğru büyüdü ve ilerledi. Ampirik bilgi toplama süreci ta Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına kadar gider. Yunanlılarda akıl yolu ile evreni açıklama çabası akılcı sistemlerin kurulmasında ön ayak oldu.
Bilim ve teknolojinin Gelişim Süreci
Her ne kadar dini dogmalarla felsefe aynı çuvala orta çağda konmak istendiyse de bu mümkün olmadı. Rönesans sürecinin sonrasında da modern bilim ve teknoloji; önüne geçilemez şekilde ilerlemeye başladı. Dini dogmaların dayatması, Avrupa’da Orta çağda bilim ve teknolojinin gelişmesini engellemeye yönelik girişimlere gebe olduysa da araştırma ve öğrenme ruhunun önünde duramadı. Bilimi ve teknolojiyi paralel olarak düşünmek gerekir.
Biri gelişirken diğerini de geliştirir. Bilim; evrenin yapısını işleyişini incelerken gözlem ve deneye dayanır. Bazı yasaları ortaya koyar ve bu yasalar denenip sınanır. Aynı sonuçlar elde edilince dünyada kabul görür. Bilim merakla başlar, sebep amaç ve sonuçla ilerler. Bilimin evrensel oluşu; dünyadaki tüm bilim insanlarının buluşlarının bir havuzda toplanıyor oluşu ve bu havuzdaki birikimlerle ortak bir ilerleme sağlaması; bilimin ivmesini arttıran en önemli faktördür.
Bilim ve Teknoloji Arasındaki İlişki
Bilim ve teknoloji arasındaki ilişki; teknolojinin bilimin verilerini kullanarak ilerlemesi şeklinde olur. Söz gelimi Termodinamik biliminde; enerji yoktan var edilemez veya enerji yok edilemez ilkesi vardır. Bu ilkeden hareket etmek; tüm makine icat edenlerin veya enerji sistemi icat edenlerin dikkat edeceği bir husustur. Sonsuz enerji üreten bir makine icat ettim diyen biri; bu bilimsel yasadan habersizdir ve icadı hiçbir değer görmez. Teknoloji bilimin sunduğu bilgileri kullanır ve ürün tasarlar. İnsanlığın ilk çağlarında ihtiyaçlar, insanları teknolojik aletler icat etmeye zorladı. Pek kullanışlı olmasalar da insanlar teknolojiyi bilinçsizce kullandılar. Ama ne zaman ki bilimsel temele dayalı araştırmalara başlandı. İşte o zaman teknoloji sağlam temeller üzerinde yükseldi.
Çeşitli Bilim İnsanları
Thales matematiği kullanarak, Lidyalılar ile Persler arasındaki savaşı durduran kişidir. Savaş sırasında, güneş tutulmasının tarihini hesaplamış ve söyledikleri doğru çıkmıştır. O gün savaşa da son verilmiştir. Thales, son derece gizemli olan evrenin açıklanmasında; doğa üstü sebepler aranmasının ve mitolojik güçlerle açıklamalar yapılmasının önüne geçip bilimsel açıklamalar getirmeye çalışmıştır. Thales geometriye ispat kavramını getirmiştir. Olayları evrensel ilkelere dayanarak sebep -sonuç ilişkisi içinde açıklamıştır. Pisagor evreni matematiksel kanunların idare ettiğini savunmuştur.
Teknolojinin Çevreye Zararları
Teknolojinin insanlığın konforunu arttırdığı refah seviyesini yükselttiği sağlık alanındaki buluşlarla ömrünü uzattığı, çetin doğa şartlarına karşı koruma sağladığı biliniyor. Ancak teknolojinin her alanda sunduğu nimetlerin yanı sıra teknolojinin zararları da bulunmaktadır. İnsanlık asla kavuştuğu konfordan taviz veremez durumdadır. Söz gelimi insanlık araba kullanmaktan vaz geçemez, gemileri uçakları kullanmaktan vaz geçemez.
Ama bu araçların çıktıları olan Co2 CO ve NOx zararlılarının doğayı mahvetmesi sorununa dünya sessiz kalmaya ya da işe yaramaz önlemler almakla yetinmeye devam ediyor. Neden işe yaramaz önlemler diyoruz? Çünkü araç piston çaplarını küçültmek, motor hacimlerini ve çıktı oranlarını azaltmak çözüm değil. Ben güçlüyüm benim dediğim olur edasıyla dünyaya ağabeylik taslayan büyük küresel güçlerin, daha çok para kazanmak için, dünyayı bu şekilde harcaması ve güçsüz ülkelere global kirliliği azaltmak için motor hacimlerini küçültme atıkları filtreleme gibi dayatmalarda bulunması doğru değildir.
Teknoloji Yeterince Yararlı Kullanılıyor mu?
Neticede dünya; enerji kaynakları ve tüketimi açısından henüz emekle dönemindedir. Fosil kaynakları kullanan dünyanın alternatif yeşil enerji kaynaklarına tam olarak dönmesi gerekiyor. Böylece hem konfordan vazgeçilmeyecek hem de dünyada oluşan kirlilik hız kesecektir. İnsan konforu için meydana çıkan her icat; zararları ile birlikte gelir.
Kyoto protokolü küresel ısınmanın önlenmesi geciktirilmesi için gelişmiş sanayi ülkelerinin imzaladığı bir protokoldür ama ABD dünyayı en çok kirleten ülke olarak, bu protokole hiç uymuyor. Zengin sınıf, sokaklarında 2.000, 3.000 motor benzinli araçları ile atmosferi karbondioksitle doldurmaya devam ediyor. California sahillerinde nükleer santral atıkları, siyahlaşmış deniz suyu ve ölü balıklar var. Oysa bu atmosfer ve bu dünya, hepimizin. Sadece ABD topraklarının seması kirlenmiyor. Tüm dünyanın atmosferi kirleniyor.
İnsanlık, mesela ilaç sektörünün sunduğu konfordan asla vaz geçemez. Ancak basit bir örnek olarak ilaç sanayisinin atıklarının nehirlere derelere bulaşması ile ve tarımla sulanan kaynaklara bulaşması ile hayati kaynağımız olan su, geri dönülemez biçimde bozulmakta ve zararlı olmaktadır. Zaten çok sınırlı olan temiz su kaynaklarının yüzde yetmişi tarım ürünlerine gidiyor. Kötü ve verimsiz tarım sulama politikaları, su kaynaklarını hızla tüketiyor.
Tüm dünyada teknoloji çevreye verdiği zararları ile bizi küresel bir felakete sürüklüyor. Konfor, tek gezegenimizi elimizden alacak gibi görünüyor. Tüm ülkeler çok ciddi ve acil olarak; dünyayı kirleten teknolojilerin terk edilmesi için birlik olmak zorunda.
Günümüz Teknolojisinin Zararları Geri Dönüştürülebilir mi?
Günümüz teknolojisi yarar ve zarar dengesine bakılmadan, gözünü konfor arttırmaya dikmiş halde süratle ilerliyor. Bir teknolojinin insanlık konforunu arttırma hedefi, tek başına ele alınmamalı. Doğaya geri dönüştürülemez zararlar veren enerji kaynaklarının tüketilmesi sınırlandırılmalı. Teknoloji her alanda daha kısa sürede daha çok ürün elde etmeyi sağlar. Ama bu süreçlere baktığımızda, örneğin tarım teknolojileri için, suyun çok daha verimli kullanılması sağlanabilir.
Tamamen Yeşil Projeler Hayata Geçirilebilir
Deniz suyu içilemez ama basit makinelerle dönüştürülerek hem içilebilir hem de tarımda kullanılabilir. Bunun için ihtiyaç duyulan araçlar; suyu ısıtarak buharlaştırmak ve dipte kalan tuzu da tarım ilacı olarak kullanmak. Elde edilen su; saf su olacaktır. Ancak burada suyu ısıtmak için de enerji gerekir. Bu enerjiyi sağlamak için, içinden yağ boruları geçen güneş panelleri kullanılabilir. Güneşte ısınan kızgın yağ 500-700 santigrat dereceye gelir ve deniz suyu kazanlarınızı ısıtarak suyu buharlaştırabilir. Dahası seraların ihtiyacı olan sıcaklıkları elde etmek için, tam da bu bakır borulardaki kızgın yağ sıcaklığı kullanılabilir. Tamamen yeşil enerji projesi ile deniz suyu tarımı kolayca yapılabilir.
Sera Tarımında Yeni Teknolojiler
Örneğin Kanada’da uygulandığı gibi, sera tarımı çok hassas sensörler ve yapay zeka kullanılarak çok daha verimli yapılabilir. Bitkiler, suya ihtiyaç duyduğunda sensörler bunu algılayıp akıllı sulama sistemi ile su zerreciklerini gerektiği kadar vererek, su kullanımını minimize edebilir. Bitkilerin gelişimini 7-24 izleyerek, raporlar hazırlayabilir ve bir sonraki ekimi daha verimli hale getirebilir.
Eski Teknolojilere Veda Etmenin Zamanı
Doğanın dengesini bozan ve havayı kirleten kömür kaynaklı elektrik santralleri de dünyada yavaş yavaş terk ediliyor. Yerini nükleer santrallere bırakıyor. Çok iyi izole edilen bir nükleer santral; nükleer fizyon (çekirdek parçalama) yerine çekirdek birleştirici sistem olan nükleer füzyon reaksiyonları ile şehirlerin elektrik enerjisi sağlanabilir. Şu anda çalışan santraller çekirdek parçalama ve çıkan enerjiyi kullanmaya yönelik iken, güneşimizi model alarak yapacağımız nükleer füzyon santralleri diğer santrallere göre beşte bir oranında tehlike arz ettiği halde, enerji verimliliği açısından bire on fayda sağlıyor.
Ama maliyeti yüksek olduğu için, ülkeler bu projelere şimdilik pek yanaşmıyor. İstisna olarak geçtiğimiz yıllarda Fransa’da birkaç Avrupa ülkesi, milyonlarca dolar katkı sağlayarak, bir Nükleer Füzyon santrali inşa sürecine girdiler. Proje 5 yıl içinde faaliyete geçerek Avrupa’nın yarısına elektrik verecek. Tek kelime ile özetleyecek olursak; teknolojinin yararları konfor artışıdır, teknolojinin zararları ise tek sığınabileceğimiz gezegenimizin ömrünün kısaltılmasına neden olan çıktıların toplamıdır. Şimdi ya insanlık olarak aklımızı başımıza alacağız ve teknolojiyi basamak olarak kullanıp, yeşil enerji kaynaklarına yöneleceğiz, ya da konforu arttırmak tek hedefimiz olacak ve bunun için dünyanın geleceğini umursamayacağız.
“Stephen Hawking Kimdir? Hayatı, Bilimsel Katkıları ve Kullanılan Teknolojik Cihazlar” içeriğimizin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz!