Son zamanlarda Duolingo’yu açtığında ekrana gelen o renkli baykuş, eskisi kadar sevimli görünmeyebilir. Çünkü perde arkasında işler karışık. Şirketin AI-first stratejisi, sadece içerik üretiminde devrim yaratmakla kalmadı; aynı zamanda yüzlerce çalışan için iş kaybına yol açtı. Bu yazıda Duolingo’nun yapay zekâya yönelme sürecini, bu dönüşümün nedenlerini ve sonuçlarını hem çalışanlar hem kullanıcılar açısından ele alıyoruz.
Her şey AI-first ile başladı
Duolingo’nun kurucusu ve CEO’su Luis von Ahn, geçtiğimiz aylarda şirketin artık bir “AI-first” şirketi olduğunu duyurdu. Bu, Duolingo’nun bundan sonra içerik üretimi, dil eğitimleri ve ürün geliştirme süreçlerinde önceliği tamamen yapay zekâya vereceği anlamına geliyor.
Şirket, yıllardır “mobile-first” stratejisiyle mobil kullanıcı deneyimine odaklanmıştı; ancak şimdi bu vizyonun ötesine geçerek, yapay zekâyı işin merkezine koymayı hedefliyor.
Bu adım ilk bakışta yenilikçi ve vizyoner görünse de, bu dönüşümün ardında bazı zorluklar ve bedeller bulunuyor.
İnsan yerine yapay zekâ: Sözleşmeli çalışanlar neden çıkarıldı?
Duolingo’nun içerik üretimi uzun yıllardır, sözleşmeli dil uzmanları, çevirmenler ve yazarların emeğiyle sürüyordu. Ancak 2023’te çevirmen kadrosunun yaklaşık %10’u işten çıkarıldı. Ardından, 2024 Ekim ayında ise içerik üretimi pozisyonunda çalışan yaklaşık 100 sözleşmeli kişiyle yollar ayrıldı.
Bu çalışanlar, platforma özel dersler hazırlayan ve içeriklere “insan eli değmiş” farkını yaratan isimlerdi.
Şirket, işten çıkarmaları maliyetten ziyade teknolojik yeterlilik gerekçesiyle açıkladı. Duolingo, yapay zekânın artık “yeterince iyi” içerikler üretebildiğini savunuyor. Yapay zekânın daha hızlı çalıştığını, daha az hata yaptığını ve üretim süresini ciddi ölçüde kısalttığını belirtiyor.
Ancak bu “yeterince iyi” ifadesi tartışmaya açık.
‘Tepkiler gecikmedi’
İşten çıkarılan eski bir çalışan, deneyimini şu sözlerle paylaştı:
“We had been working with their AI tool… it was absolutely not at the point of being capable of writing lessons without humans.”
Yani, Duolingo’nun kendi geliştirdiği yapay zekâ aracı, hâlâ insan desteği olmadan kaliteli dersler hazırlayabilecek seviyede değil diyor. Bu da içeriklerin kalitesinde gözle görülür bir düşüşe neden oldu.
Kullanıcılar da bu değişimi hemen fark etti. Reddit, X ve diğer sosyal medya platformlarında paylaşılan yorumlar, derslerin artık daha mekanik, yüzeysel ve tekrarlayıcı hale geldiğini gösteriyor. Hatta bazı kullanıcılar, uzun süredir sürdürdükleri öğrenme serilerini (streak) bilinçli olarak bozup uygulamayı bırakmayı tercih etti.
“Artık Duolingo’dan bir şey öğrenmiyorum, sadece ekran kaydırıyorum.”
Bu geri bildirimler, insan dokunuşunun öğrenme sürecindeki önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Yatırımcılar ve rakamlar ne diyor?
Tüm bu tartışmalara rağmen, yatırımcılar için tablo daha ”olumlu” görünüyor. Duolingo’nun 2025 ilk çeyrek raporunagöre şirketin gelirleri %38 artarak 230 milyon dolara yükseldi. Ücretli abone sayısı ise 10,3 milyona ulaştı.
Bu veriler, şirketin yapay zekâ yatırımlarının verimlilik ve ölçeklenebilirlik açısından karşılığını verdiğine işaret ediyor.
Fakat burada önemli bir soru var:
Bu başarı, içerik kalitesinden mi kaynaklanıyor, yoksa sadece üretim hızından mı?
Eğer kullanıcı deneyimi zarar görürse, bu olumlu finansal sonuçların uzun vadede sürdürülebilir olması zor. Çünkü hız tek başına yeterli değil; önemli olan, içeriklerin gerçekten öğretici ve etkili olması.
Peki ya gelecekte ne olacak?
Duolingo’nun yaşadığı dönüşüm, sadece bir şirketin stratejik tercihi değil; aynı zamanda “İnsan mı, yapay zekâ mı?”sorusunun somutlaşmış hali.
Şirket, yapay zekâyı içerik üretiminin merkezine koyarken, kalan çalışanlara “endişelenmeyin, daha yaratıcı işlerde görev alacaksınız” mesajı veriyor. Ancak işten çıkarılanlar için bu pek de ikna edici görünmüyor.
Dil öğrenimi gibi hem kişisel hem de kültürel bir süreçte, yalnızca algoritmaların yeterli olup olmayacağı hâlâ tartışmalı.

Belki de en ideal yol, hibrit bir model olabilir: Yapay zekâ ile üretim hızı artarken, içerik kalitesi ve son dokunuşlar insan eliyle şekillendirilir.
Duolingo’nun AI-first stratejisi, yalnızca bir teknoloji tercihi değil, aynı zamanda kültürel bir kırılma noktası. Dil öğrenimi gibi etkileşimli ve insani bir alanda bu yaklaşımın sınırlarını zamanla göreceğiz.
Ancak şu gerçek şimdiden netleşiyor:
Algoritmalar hızlı olabilir ama insan dokunuşunun yerini tutmak hâlâ çok zor.
Geleceğin kodları yazılıyor, peki biz bu yapay zekâ yarışında ne kadar ilerideyiz? takip etmek için tıklayın!
FounderN Kimdir?
FounderN, girişimcilik dünyasının en güncel haberleri, inovasyon odaklı içerikleri ve ekosistemin her bir parçasına değer katan çalışmalarıyla, faaliyet gösteren dinamik bir dijital medya platformudur. 2020 yılında “Girişim Haberleri” adıyla başlayan serüvenimiz, Eylül 2024 itibarıyla FounderN kimliği ile, girişimcilik ekosisteminin ilham veren dinamik sesi olma yolculuğuna devam ediyor. FounderN; teknoloji, girişim ve yatırım dünyasındaki gelişmeleri yaratıcı ve yenilikçi bir perspektifle sunarak iş dünyasının liderlerini, yatırımcılarını ve girişimcilerini sizlerle bir araya getirir.
FounderN olarak misyonumuz, yalnızca yaşanan son gelişmeleri paylaşmak değil, okurlarımızı bu gelişmelerin aktif bir parçası haline getirmek ve ekosistemin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaktır. Ekosistemdeki en yeni gelişmelerden haberdar olmak, büyüyen bu topluluğun bir parçası olmak istiyorsanız, bültenimize abone olabilir, sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek ilham dolu bu yolculuğa katılabilirsiniz.
Bizimle Keşfetmeye Devam Edin: İlginizi çekebilecek diğer #Gündem Haberleri için tıklayın!
Foundern LinkedIn hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
Foundern Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.