Son yıllarda şirketler hayatımızdaki neredeyse her ihtiyacı tek bir uygulama üzerinden karşılamayı hedefliyor. Bu dönüşümün en dikkat çeken oyuncularından biri ise hiç kuşkusuz Uber. Başlangıçta yalnızca bir ulaşım uygulaması olarak hayatımıza giren Uber, artık ulaşımın çok ötesinde bir vizyonla hareket ediyor. 2024 ve 2025 boyunca gerçekleştirdiği satın almalar, stratejik ortaklıklar ve ürün entegrasyonları, Uber’in yalnızca pazar payını artırmakla kalmayıp, şehir yaşamının her anına nüfuz etmeyi amaçladığını gösteriyor. Peki bu strateji, kullanıcıya fayda mı sağlıyor yoksa Uber’in dijital dünyada kendi tekelini kurma çabası mı?
Gelin Uber’in tekelleşme planına yakından bakalım!
Asya’dan Avrupa’ya Pazar Payı Uber’in Eline Geçiyor!

Uber’in geçtiğimiz yıl en çok ses getiren satın alma girişimlerinden biri Tayvan’daki Foodpanda operasyonuydu. 950 milyon dolarlık bu anlaşma, Uber Eats’in ülkedeki en büyük rakibini bünyesine katmasını ve pazarın %90’ına hâkim olmasını öngörüyordu. Ancak Tayvan Rekabet Komisyonu bu birleşmeye onay vermedi. Bu karar, Uber’in yerel pazarlarda mutlak hakimiyet kurma çabalarının düzenleyiciler tarafından nasıl engellendiğini gösterdi.
Benzer şekilde Uber, Hindistan’da elektrikli taksi girişimi BluSmart ile ilgilenmeye başladı. Henüz resmi bir satın alma olmasa da, bu girişim Uber’in sürdürülebilirlik ve elektrikli araç stratejileriyle oldukça örtüşüyor. Gelişmekte olan ülkelerde yerel oyuncuları satın alma ya da entegre etme modeli, Uber’in global ölçekte rakipsiz olma hedefinin güçlü bir işareti.
Uber’in Ateşi Türkiye’ye de Sıçradı…
Geçtiğimiz hafta duyurulan Trendyol Go’nun 700 milyon dolarlık satın alımı, Uber’in sadece ulaşım değil; market ve yemek teslimatında da bölgesel liderlik iddiasını açıkça ortaya koydu. Türkiye’nin genç ve dijital nüfusu, lojistik altyapısı ve Avrupa ile Orta Doğu’ya yakınlığı düşünüldüğünde, bu satın alma Uber için yalnızca bir pazar genişlemesi değil, stratejik bir merkez yaratma hamlesi olarak da değerlendirilebilir.
Satın Alımlar Uber’e Yetmiyor!
Sadece yaptığı satın alımlarla yetinmeyen Uber, otonom sürüş teknolojilerinden restoran rezervasyonlarına kadar birçok alanda stratejik ortaklıklar kurdu. Alphabet’in Waymo’su ile sürücüsüz araçları Uber platformuna entegre etmek, OpenTable ile restoran rezervasyonu özelliği sunmak ve Çinli WeRide’a yatırım yaparak robotaksi ağını genişletmek gibi hamleler, Uber’in kendini teknoloji şirketi olarak yeniden tanımladığını gösteriyor.

Mayıs 2025’te duyurulan bir diğer önemli ortaklık da Çin merkezli otonom sürüş girişimi Pony.ai ile yapıldı. Bu iş birliği kapsamında, Pony.ai’nin robotaksileri Uber platformunda kullanılacak. Ortaklık ilk olarak 2025 yılı içinde Orta Doğu’daki kilit bir pazarda pilot olarak başlayacak ve ardından uluslararası pazarlara yayılması planlanıyor. Başlangıç aşamasında bu araçlarda güvenlik operatörleri bulunacak, ancak hedef tam otonom ticari sürüşe geçmek. Pony.ai’nin yedinci nesil otonom sürüş teknolojisi, bu hizmetin daha geniş ölçekte ve maliyet etkin şekilde sunulmasını sağlıyor. Uber CEO’su Dara Khosrowshahi, bu ortaklığı, Uber’in mobilite, teslimat ve lojistik alanlarındaki liderliğini otonom sürüşle güçlendirecek bir adım olarak tanımladı.
Bunlar yalnızca teknoloji entegrasyonları değil; kullanıcıyı Uber ekosisteminde tutma stratejisinin bir parçası. Yani kullanıcı, seyahatinden yemeğine, eğlencesinden market alışverişine kadar her şeyi Uber üzerinden yapsın istiyorlar. Bu da yalnızca bir hizmet sağlayıcısı olmanın ötesinde, kullanıcı davranışlarını yönlendiren bir “platform hakimiyeti” hedefini ortaya koyuyor.
Yakın Geleceğin “Super App”i…

Uber, 2024 ve 2025 yıllarında duyurduğu Route Share, Uber Shuttle, Uber Eats Lists, Uber Caregiver ve Uber One gibi hizmetlerle sadece bir ulaşım uygulaması değil, şehir hayatının tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir “super app” haline gelmeye çalışıyor. Bu strateji, Asya’da Grab, Gojek gibi süper uygulamaların başarılarından ilham alıyor.
Özellikle Route Share gibi hizmetler, geleneksel toplu taşımaya alternatif sunarken, fiyatlandırma stratejileriyle de daha fazla kullanıcıyı sisteme çekiyor. Bu noktada Uber’in büyüme stratejisi yalnızca premium kullanıcıyı hedeflemek değil; ulaşımın her kesimine hitap edecek bir erişilebilirlik modeli oluşturmak.
Her Yol Engebelidir!
Uber’in bu agresif büyüme stratejisi, pek çok ülkede düzenleyicilerle karşı karşıya gelmesine neden oldu. Massachusetts’te sağlanan sürücü uzlaşması, Tayvan’da reddedilen satın alma, Avrupa’da kabul edilen platform çalışanları yönetmeliği gibi gelişmeler, Uber’in iş modelini ayakta tutabilmesi için regülasyonlara karşı esnek ama temkinli ilerlemesini zorunlu kılıyor.
Ancak Uber bu riskleri sadece yasal mücadelelerle aşmıyor; yeni hizmet tasarımları ve yerel iş birlikleriyle çözüm üretiyor. Bu da şirketin yalnızca finansal değil, politik ve kültürel strateji geliştirme kabiliyetini de ortaya koyuyor.

Uber’in Finansal Gücü Gün Geçtikçe Artıyor
Geçtiğimiz yıl Uber, ilk kez tam anlamıyla karlılığa ulaştı. Çeyrekler boyunca milyar dolarlık kârlar, gelir artışları ve yatırımcı güveniyle Uber hisseleri yıl içinde %40’tan fazla değer kazandı. Artık “zarar eden teknoloji startup’ı” imajından uzak, sürdürülebilir büyüme gösteren bir platform olarak algılanıyor.
Bu finansal güç, Uber’in daha fazla yatırım yapmasını, regülasyonlara karşı daha hazırlıklı olmasını ve stratejik hamlelerde daha cesur davranmasını sağlıyor. Yani Uber artık sadece büyümek isteyen bir girişim değil; büyümeyi yöneten, sürdüren ve gerektiğinde pazarı şekillendiren bir dev.
Uber Tekel Olabilecek mi?
Uber’in son bir yıldaki tüm hamleleri, onu küresel ölçekte bir “şehir hayatı platformu“na dönüştürme hedefini yansıtıyor. Ulaşım, yemek, market, eğlence, rezervasyon, toplu taşıma, sağlık destekleri ve daha fazlası… Uber, kullanıcıların günlük yaşamının her anına dokunarak kendi ekosistemini oluşturmak istiyor.
Bu stratejinin ardında yalnızca teknolojik ilerleme değil, kullanıcı davranışını yönlendirme ve rekabeti önleme isteği de var. Bu bağlamda Uber’in yaklaşımı yalnızca inovatif değil; aynı zamanda pazara hükmetmeyi amaçlayan bir tür dijital tekelleşme stratejisi olarak da okunabilir.
Ancak bu stratejinin başarısı yalnızca Uber’e bağlı değil. Kullanıcıların güveni, regülasyonların esnekliği ve teknolojik altyapının erişilebilirliği, bu dönüşümün yönünü belirleyecek en önemli faktörler olacak. Bugünün Uber’i, artık bir ulaşım uygulaması değil; yarının dijital şehrini şekillendirmeye aday bir platform. Ve belki de bu platformun sınırlarını yalnızca Uber’in vizyonu değil, toplumların çizdiği çizgiler belirleyecek.
“TaleMonster Games, 7 milyon Dolarlık Tohum Yatırımı Aldı!” haberimizin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz!
FounderN Kimdir?
FounderN, girişimcilik dünyasının en güncel haberleri, inovasyon odaklı içerikleri ve ekosistemin her bir parçasına değer katan çalışmalarıyla, faaliyet gösteren dinamik bir dijital medya platformudur. 2020 yılında “Girişim Haberleri” adıyla başlayan serüvenimiz, Eylül 2024 itibarıyla FounderN kimliği ile, girişimcilik ekosisteminin ilham veren dinamik sesi olma yolculuğuna devam ediyor. FounderN; teknoloji, girişim ve yatırım dünyasındaki gelişmeleri yaratıcı ve yenilikçi bir perspektifle sunarak iş dünyasının liderlerini, yatırımcılarını ve girişimcilerini sizlerle bir araya getirir.
FounderN olarak misyonumuz, yalnızca yaşanan son gelişmeleri paylaşmak değil, okurlarımızı bu gelişmelerin aktif bir parçası haline getirmek ve ekosistemin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaktır. Ekosistemdeki en yeni gelişmelerden haberdar olmak, büyüyen bu topluluğun bir parçası olmak istiyorsanız, bültenimize abone olabilir, sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek ilham dolu bu yolculuğa katılabilirsiniz.
Bizimle Keşfetmeye Devam Edin: İlginizi çekebilecek diğer #Gündem Haberleri için tıklayın!
Foundern LinkedIn hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
Foundern Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.